Veriye Dayalı İK: Nedir ve Nasıl Uygulanır?

Veriye Dayalı İK: Nedir ve Nasıl Uygulanır? 

Dürüst olalım: çalışanlar olmadan İK, bu çalışanlarla ilgili bilgiler ve rakamlar olmadan da İK uygulamaları olmazdı. İster çalışanların saat kayıtları ister işe alım giderlerinin tabloları veya üretkenlik çıktısını hesaplayacak yenilikçi yöntemler olsun, her gün İK deneyimini iyileştirecek yeni veri hesaplama yöntemleri çıkıyor. 

Veriye dayalı İK, kısaca içgüdüsel duyguların yerine gerçeklere ve rakamlara güvenmenin bir yoludur. Zira İK, konusu “insanlarla çalışmak” olmasına rağmen gücünü insan kişiliğinden değil analitik becerilerden alır. Her şeyin bu kadar kolay kaydedilebildiği ve erişilebildiği bir zamanda da İK'nın zamanımızın teknolojik gelişmelerinden geri kalmasını beklemek doğru olmaz.

İK profesyonellerinin yoğun veri odaklı bir modele geçme konusunda hala isteksiz olmalarının nedenlerinden biri, bu değişikliğin beraberinde belirsizlikler ve bunaltıcı duygular getirebilmesidir. Ve evet, yeni elektronik tablolar, web siteleri veya yapay zeka yazılımlarını uygulamaya sokmak işleri kolaylaştırmadan önce zorlaştırabilir. Öğrenilecek daha fazla sistem, girilecek daha fazla bilgi ve izlenecek istatistikler ile insandan kaynaklı hata payının artması olasıdır. 

Ancak tüm bunlara rağmen, tüm sistemler ayarlandığında ve uygulamalar veri odaklı bir hale geldiğinde her şeyin ne kadar daha verimli olduğuna şaşıracak ve bu değişiklikleri daha önce yapmış olmayı isteyeceksiniz.

Nereden başlayacağınıza dair sorularınız mı var? İşte veriye dayalı bir İK modeline ihtiyacınız olup olmadığını anlamanız ve bunu şirketinize uygun bir şekilde uygulamaya koyabilmeniz için birkaç ipucu:

Şirket vizyonunu ölçülebilir hedeflere dönüştürmekte zorlanıyorsanız…

O zaman kurumsal vizyonunuzun ve hedeflerinizin sayılarla nasıl ifade edilebileceğini düşünmeniz gerekiyor. Şirket vizyonunuza erişebilmeniz için gelirinizin, piyasa değerinizin ve üretkenlik artış oranınızın hangi sayılara ulaşması gerekiyor? Hangi istatistikler doğrultusunda çalışılacağını belirlemek ve bunları dijital yazılımlara girerek somutlaştırmak şirket hedeflerinizin havada kalması yerine gerçekleşmelerine yardımcı olacaktır. Bu şekilde somut hedeflere yönelik çalışmak, hedeflerinizi her aşamada şirket vizyonunuzu göz önünde bulundurarak gerçekleştirmenizi sağlayacak.

İşyeri verimliliği durma noktasına geldiyse…

O zaman, benzer değişiklikleri çalışan düzeyinde uygulamak isteyebilirsiniz. Çalışanlar somut hedefler yerine bir 'vizyon' için çalışıyorsa birbirleri arasındaki verimlilik düzeylerinin büyük ölçüde farklı olması kaçınılmazdır. Net, ölçülebilen hedeflere sahip olmak yalnızca çalışanların değil; aynı zamanda İK departmanının da çıktıyı daha etkin bir şekilde hesaplamasına yardımcı olur. Bu sayede İK elde ettiği verileri çalışan verimliliğini en iyi şekilde arttıracak uygulamalara karar vermek için kullanabilir. 

Pazarın geri kalanına yetişemeyecek gibi görünüyorsanız…

İşletmeniz yenilikçi uygulamaları benimsemekte zorlanıyor olabilir. Alanınızdaki diğer şirketler TikTok'ta reklam veriyorsa ve şirketiniz Instagram'a daha yeni başlamak üzereyse, iş büyüme stratejilerini ölçmede yeterince etkili olamıyor olabilirsiniz. Analitik veriler burada sadece mevcut çalışanların esnekliğini artırmak için değil, aynı zamanda şirketin büyümesine katkıda bulunacak yeni çalışanları işe almak için de kullanılabilir. Veriye dayalı işe alma sistemleri, adaylar sizin için çalışmaya başlamadan önce potansiyel çalışan işbirliklerini değerlendirerek en uygun kişileri bulmanıza yardımcı olabilir. 

Neyin işe yarayıp neyin yaramadığına karar vermek için bir yola ihtiyacınız varsa…

Analitik veriler size bu konuda da yardımcı olabilir. Veriye dayalı modellerle hem başarı hem başarısızlık eğilimlerini değerlendirebilecek, sonuçları daha gerçekleşmeden tahmin edebilecek ve fonlarınızı en iyi çalışan alanlara yönlendirebileceksiniz. Ve İK bütçesini işe yarayan alanları geliştirip büyütmek için ayırdığınızda, bu başarı oranlarını artıracak ve başarısızlıkları azaltacaksınız. 


Tüm bunları nasıl yapacağınızı mı merak ediyorsunuz? İşte başlamak için 3 temel öneri: 


Veri teknolojinizin yeterli bir bölümünü insan analitiği toplamaya ayırın.

Bir İK profesyoneli olarak ancak çalışanlarınız arasındaki işbirlikleri kadar iyi olabilirsiniz. Bu yüzden veriye dayalı modellere çalışan ilişkileriyle başlamak en iyisidir. Bu alandaki istatistikler üretkenlikten ekip çalışmasına kadar her türlü sorunun çözülmesine yardımcı olabilir. Hangi uygulamaların işe yarayıp hangilerinin yaramadığına ilişkin ölçülebilir veriler, şirketinizin içgörüye dayalı strateji uygulamalarından gerçeklere dayalı strateji uygulamasına geçerken bir adım daha ileri gitmesini sağlamak açısından çok değerlidir. 

Analitik verilere eriştiğinizde bunları yorumlayın ve uygulamalarınıza entegre edin.

Elbette ne kadar veriye sahip olduğunuz değil, sahip olduğunuz veriyi nasıl kullandığınız önemlidir. Beklenmeyen trendlere dikkat ederek çalışan verilerinizi kapsamlı bir şekilde değerlendirdiğinizden emin olun.A Takımı, Proje 1'de Takım C ile iyi çalıştı mı? Belki de bu iki grup başka bir projede de birlikte çalışmalıdır. Ancak Proje 4'te tekrar işbirliği yaptıklarında önceki üretkenlik düzeyinin yalnızca yarısına mı ulaştılar? Belki de Proje 4'ün hedefleri ölçülebilir hedefler belirlemelerine izin verecek kadar net değildi. Tüm bu verilere ulaştığınızda veriye yüzeysel bakmayın, daha bilinçli kararlar vermek için detaylı incelemelerde bulunun. 

Emin adımlarla, tane tane ilerleyin.

Bütün bunları bir anda uygulamak biraz fazla bunaltıcı görünebilir. Bunu çözmeye her seferinde bir problemi belirleyerek başlayabilirsiniz, iyileştirilmesi gereken belirli bir alana odaklanın ve bununla ilgili verileri toplamaya başlayın. Verilerin sonuçlarını analiz etmeden önce, problemle ilgili sahip olduğunuz 3 hipoteze odaklanın. Ardından, istatistikleri analiz ederken teorilerinizin doğru olup olmadığına (veya doğru olma yüzdesine) bakın. Bunun üzerine konu hakkında daha fazla veri toplayın ve önceki bulgularınızı iki kez kontrol ederek sonuçlarını bir kez daha doğrulayın. Bulduklarınıza dayanarak, sorunu çözmek için uygulanabilecek veri tabanlı stratejiler hakkında bir veya iki İK önerisi yapın ve bu sonuca neden ulaştığınıza dair şirket yöneticilerine bol miktarda sayısal kanıt sunduğunuzdan emin olun. 


Öyleyse ne bekliyorsunuz? Veri tabanlı bir İK modeline geçmek kısa vadede zor gelebilir, ancak uzun vadede size çok fazla zaman ve para kazandıracak!